7 Temmuz 2011 Perşembe

Kaza namazlarıyla ilgili çeşitli sorular

http://sabrikontek.azbuz.com :}Aynen vakit namazı gibi kaza edilir. Kaza namazı kılarken sıra şart değildir. Fakat ne kadar kaza namazı kıldığını hesaplayabilmek için, sıra ile kılmak iyi olur.

Sünnetleri kılarken kazaya da niyet ediyoruz. Öğlenin ilk dört sünnetini kılarken ilk kazaya kalan öğlenin farzına, ikindinin sünnetini kılarken ilk kazaya kalan ikindinin farzına, akşamın sünnetini kılarken ilk kazaya kalan akşamın farzını kılmaya diye niyet ediyoruz. Öğlenin sünnetini kılarken akşamın veya yatsının farzına yahut vitre niyet edemez miyiz?

Fark etmez, hangisine isterseniz niyet edebilirsiniz. Ancak bunun hesabı zor olur. Öğlenin sünnetini kılarken öğlenin farzı, diğerlerinin sünnetlerini kılarken farzları da kılınırsa hesaba lüzum kalmaz. Karışık kılınca, ne kadar kaza borcu kaldı diye hesabı zor olur.

Kaza namazları hangi vakitlerde kılınır, hangi vakitlerde kılınmaz?

Namaz kılması tahrimen mekruh, yani haram olan vakitler üçtür. Bu vakitlerin haricinde her zaman kaza namazı kılınır. Günlük namazların arkasından da kılınır.

Kaza namazı için mekruh vakitler:
a- Sabah güneş doğunca, 50 dakika geçinceye kadar kaza ve nafile namaz kılınmaz.
b- Öğleye 20 dakika kalınca, öğleye kadar kaza ve nafile kılınmaz.
c- Akşama 45 dakika falan kaldıktan sonra artık o günün ikindisi hariç kaza namazı kılınmaz.

Mukim ve seferi iken kazaya kalan namazlar nasıl kılınır?

Mukimken kazaya kalan farzlar, seferde de dört rekat olarak kılınır. Seferde kazaya kalan farzlar, mukimken kaza edilince, iki rekat olarak kaza edilir. Tam olarak bilinmiyorsa, hepsini dört rekat olarak kaza etmek günah olmaz.

Hanefi fukahasının kaza namazları ile ilgili meşhur ve zahirür rivaye olan kavli şudur: Kazaya kalmış namazları kılmak nafile kılmaktan daha önemli ve daha münasiptir. Yalnız maruf sünnet ve nafileler bundan müstesnadır. Bunlar nafile niyetiyle kılınır. Fukahanın kavline ne dersiniz?

Fukahanın kavline kim ne diyebilir ki? Bu hüküm, sadece özürle kazaya kalan namazlar içindir, terk edilen namazlar için değildir. Aynı ifade bizim yazılarımızda da vardı. Böyle söyleyenlerin hatası (kasten yapılanla), (bir mazeretle kaçırılanı) aynı kefeye koymalarından ileri geliyor. Mesela, birisinin elinde kırılacak bir şey var, kazara çarpıyor ve onu düşürerek kırıyorsunuz, özür diliyorsunuz. Bir de kasten elinden alıp yere çarpıyorsunuz, sonra da özür diliyorsunuz. O zaman adam demez mi, ne özür dilemesi, kasten yapmadın mı, bunu demezler mi adama? Kasten namazı terk eden kâfir olur diye hadis-i şerif var. Uyuyarak, unutarak yani bir mazeretle kaçırılan namaz başka, günlerce, aylarca hatta yıllarca kasten terk edilen namaz başka.

Çok sayıda kaza borcu olan kaza borcunu ödedikten sonra tekrar tertip sahibi olur mu?

Evet olur.

Sünnetler yerine kaza kılan, sadece kazaya niyet etse vaktin sünnetini kılmamış mı olur?

Hayır vaktin sünnetini de kılmış olur, sadece niyet etme sevabı eksik olur.
Bir örnekle açıklayalım:
Cünüp olan, denize girip çıksa veya denize düşse, ağzına ve burnuna da su girmişse gusletmiş olur. Bu gusülle namaz kılar. Eğer denize girerken gusle de niyet etseydi gusle niyetin sevabına da kavuşurdu. Farzın yanında kaza kılan da, sünneti kılmış olur. Ancak vaktin sünnetine diye de niyet edilirse, niyetten hasıl olacak sevaba da kavuşur.

Kaza namazı olmayan da sünnetleri kılarken kazaya da niyet etmeli mi?

Evet, iyi olur. Bir kimsenin kaza namazı olmasa da, kaza namazı kılmasında mahzur yoktur. Bazı namazlarımız sahih olmamış olabilir. İmam-ı a'zam hazretleri, abdestteki bir müstehabı yapmadığı için kırk yıllık namazını kaza etmiştir. Kaza etme mecburiyeti yoktu.

Akşam ve yatsının iki rekat olması gereken sünnetleri kaza kılarken üç rekat olarak kılınıyor bu sünneti değiştirmek olmaz mı?

Peygamber efendimiz, farzlardan önce veya sonra bir namaz kılardı, o kıldığı için bize sünnet oluyor. Akşam ve yatsıdan sonra iki rekat kıldığı gibi daha fazla da kılmıştır. Mesela altı rekat evvabin namazı kıldığı da olmuştur. Sünnet yerinde kaza kılmakla sünnet de yerine geliyor. Rekatın farklı olması buna mani değildir.

Cemaati beklerken kaza namazı kılınır mı yoksa farzı kılıp sonra mı kaza kılmalı?

Cemaate yetişilebilirse, kaza kılmak iyi olur. Mekruh vakitler hariç her zaman kaza kılınır.

Özür ile kaçırılan namazların kazalarını sünnetler yerine kılınca niye sünnet de yerine gelmiş olmuyor?

Kuşluk namazı, tehıyyat-ül-mescid namazı ve diğer nafile namazlar hakkında Hadis varit olmuş, nafile namazları kılmak da kaza kılmaktan evladır. Çünkü kazayı bir özürle bıraktık. O an ölsek kaza borcu ile ölmüş sayılmayız. Böyle kazaya kalmış namaz, birkaç vakit olur. Fazla olmaz. Sünnet ve bu nafileleri kılmak, kaza kılmaktan evladır. Sünnetle kazayı beraber kılmaya hiç ihtiyaç yoktur. Ama birkaç sene gibi çok kaza borcu olunca bir zaruret doğuyor. Geciktirdikçe günah yazılıyor.

Diğer üç mezhebe göre özürle kaçırılan kazalar varken sünnet kılmak haramdır. Özürle kaçırılan kaza da geciktirilmemeli diyorlar. Bunlar da hak mezhep. Kaza namazının önemini anlamalıdır.

Camide kaza namazı kılmakta mahzur var mıdır?

Namazı kazaya bırakmak büyük günahtır. İşlenmiş bir günahı açıklamak da günahtır. Eskiden hiç kimsenin kaza namazı olmazdı. Bu bakımdan kaza kılınca, o namazı terk ettiği anlaşılırdı. Fakat bugün hemen herkesin kaza namazı bulunmaktadır. Camiye müslüman gelir. Müslüman da namaz kılanı ayıplamaz. Bugün kaza namazı kılmak yadırganmaz. Aksine takdir edilir. Hatta "Falanca namaza başlamış, kılmadıklarını da kaza ediyor" diye övülür. Sonra bir insanın hiç kazası olmadığı halde, kaza kılsa mahzuru olmaz.

İmam-ı a'zam hazretleri, kazaya kalmış namazı olmadığı halde, senelerce kaza namazı kılmıştır. Bu devirde kaza kılmak ayıplanmadığı için, camide kaza kılmakta da mahzur yoktur.

Camide Tehıyyat-ül mescid gibi çeşitli nafile namazlar da kılınır. Bir kimse, camide herkesten çok namaz kılsa, ne namazı kıldığı nasıl bilinebilir? Akşam namazından sonra evvabin namazı kılınır. Evvabin namazı kılana "Kaza kılıyor", kaza kılana "Evvabin kılıyor" denebilir mi? Nafile namazları kılarken, mesela tehıyyat-ül mescid namazı kılarken kazaya da niyet edilirse, her ikisi de kılınmış olur. (Redd-ül-muhtar)

Camide kaza kılmak
Camide kaza namazı kılmak mekruh olduğuna göre, sünnetleri kılarken kazaya da niyet ettiğimiz için, kaza kıldığımız belli olmuyor; fakat vitri ve akşam namazının kazası belli oluyor. Mekruh oluyor mu?

Eskiden herkesin kazasının olmadığı veya çok az olduğu dönemlerde, camide kaza kıldığını göstermek mekruhtu; fakat bu zamanda çok kimsenin kazası olduğu için, belli olmasının mahzuru olmaz.

Sabah namazını kaçırınca, nasıl olsa kazaya kaldı diye öğleden sonra kılmakta mahzur var mıdır?

Özürsüz geciktirme günahı pek büyüktür. Öğle vaktine 20 dakika kalıncaya kadar sünneti ile birlikte kaza edilmelidir.

Kaza namazı için "ilk veya son" demeden rastgele, "Kazaya kalmış namazımı kılmaya" diye niyet etmek sahih olur mu?

Hangi namazı kıldığını bilmek farzdır. Bir kimse, öğle vakti (Allah için namaz kılmaya) diyerek on rekat namaz kılsa, o günkü öğlenin farzını kılmış olmaz. (Bugünkü öğle namazının farzı) diye niyet etmesi gerekir. Fakat kazaya kalan namaz çok ise, böyle falanca günün kazası diye niyet etmesi mümkün olmayacağı için, (ilk kazaya kalan) veya (son kazaya kalan) diyerek niyet etmek sahih olur.

Mesela öğle ve ikindiyi kılamayan kimse akşam namazından sonra bu namazları kaza edebilir mi?

Elbette kaza eder, kaza etmesi farzdır, geciktirmesi haram olur.

Şafii’de kaza namazı olanın, sünnet veya nafile kılması haram. Peki sünnet kılmak haram da, namazı kaza etmeyip boş oturmak haram değil midir?

Namaz iki türlü kazaya kalır. Biri uyku, unutma gibi meşru bir özürle kazaya kalır. Diğeri de özürsüz, kasten kılmamakla kazaya kalır. Uyumak, unutmak gibi meşru özürle kazaya kalmış namazları kılmak farzdır. Acele edilmesi müstehaptır. Fakat terk edilen, yani özürsüz kılınmayan namazları ise acele kılmak farzdır. Kendisinin ve bakmakla mükellef olduğu kimselerin geçimini temin etmek için çalışması gibi zaruri işler dışında, kaza namazı kılması farzdır, boş oturması günah olur. Hatta namazlarını kaza etmeden vaktin sünnetlerini kılması da günah olur. Bunların yerine kaza namazı kılmalıdır! (Mugnil muhtaç, Tenvir-ül-kulub, İrşad-ül-ibad)

4 rekatlı kazaların son 2 rekatta zammı sure okunmasa da, yine vaktin sünneti kılınmış olur mu?

Evet olur. Kazası olmayan kimse, sünnetler yerine kaza kılarken, son iki rekatta zammı sure okusa da olur okumasa da. Hiç kazası olmayan, ikindinin sünnetini kılarken, kazaya da niyet etse, kıldığı nafile olur. Ama farzın yanında kıldığı için sünnet sevabına da kavuşur.

Kazası olmayan, ahir zuhurun dört rekatında zammı sure okumalı ne demektir? Farzdır, vaciptir, sünnettir gibi bir şey mi?

Burada okumalı demek, okumak farz, vacip demek değil, okunması iyi olur demektir.

Kaza namazı kılarken kamet okunur mu?

Evet erkekler okur.

Erkeklerin kaza namazı kılarken kamet okumalarının sünnet deniyor. Peygamberimiz, kaza namazı kıldı da mı kamet okumak sünnet olsun?

Evet Peygamber efendimiz de kaza namazı kılmıştır. Bir savaşta namaz kılma imkanı olmadı, sonradan kaza ettiler. Fakat Peygamber efendimiz, kılmasa bile, eshabına, ümmetine, namazınız kazaya kalınca ikamet okuyun buyurdu. Sabah namazına uyuyarak kalkamayanlar, kamet okuyup okumayacaklarını soruyorlardı.

Bir şeyin sünnet olması için onu mutlaka Peygamber efendimizin yapması gerekmez. Yapın diye emretmişse o sünnet olur. Yahut yaparken görüp de men etmemişse, o yine sünnet olur. Ezan okumak da sünnettir. Fakat Peygamber efendimizin ezan okuduğu kitaplarda açıkça yazmıyor. Peygamber efendimiz ezan okumamış bile olsa, ezan okumak sünnet değil, denebilir mi? Hem de İslam’ın şiarı olan bir sünnettir.

On yıldır dolgu dişle namaz kılan, şimdi bunları Şafii veya Maliki’ye göre kıldım derse, hepsi kaza edilmiş olur mu?

Zaruret olduğu için evet.

İkindinin farzından sonra ikindinin sünneti veya nafile namaz kılınmaz. Kaza namazı da kılınmaz mı?

İkindi namazını kıldıktan sonra kaza kılınır. Akşama 40 dakika kalıncaya kadar kılınır. İkindi geç kılınmışsa, yani akşama 40 dakikadan az kalmışsa artık kaza kılınmaz. Ama ikindi namazı çok geç kalsa da mesela akşama birkaç dakika kalsa da yine kılmak farzdır. Terk edilmesi haram olur.

Kaza borcu olmadığı için üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okuması gerekir mi?

Gerekmez. Çünkü vaktin sünneti yerinde bir namaz kılınmakla sünnet de kılınmış olur. Akşam namazının sünnetini kılarken üç rekat akşam namazının kazasını kılmaya niyet edince de, sünnet kılınmış olur. Kazası olmayan, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okusa da olur, okumasa da.

Tâtârhâniye'de, kazaya kalmış namazı olup olmadığını bilemeyenin öğle, ikindi ve yatsının sünnetlerinde zammı sure okuması daha iyi olur buyuruldu. Bu, sünnetleri kılarken kazaya da niyet etmek ve zammı sure okumak daha iyi olur demektir. (Uyun-ül-besâir s.100)

Sünnetleri kılarken kaza namazına da niyet ediyoruz. Ancak bir arkadaş, (Yatsının son sünneti iki rekat, akşamın sünneti iki rekat iken bunu üç olarak kılmak sünneti değiştirmek olur, bid’at olur) dedi. Üç kılmak sünnete aykırı mıdır?

Sünnet olan farzın yanında bir namaz kılmaktır, rekat sayısı değildir. Peygamber efendimizin akşam namazından sonra altı rekat namaz kıldığı da olmuştur. Öğlenin son sünnetini dört rekat olarak da kılmıştır. Yatsının farzından sonra çok namaz kıldığı da olmuştur. Tekrar ediyoruz: Farzlardan önce veya sonra bir namaz kılmak sünnettir, rekat sayısı değil. Bu bakımdan kaza namazı kılmakla vaktin sünnetini de kılmış oluyoruz. Sünnet de terk edilmiş olmuyor.

Dört mezhepte de kılınmayan namazları kaza etmek gerekir mi?

Evet.

Bir başlayışta birkaç günlük veya birkaç vakit kaza kılınınca, hepsine birden bir ezan okumak bir defa tesbih çekmek ve bir defa dua etmek kâfi gelir mi?

Evet.

Kaza kılarken her namazda ikamet okumak gerekir mi?

Evet.

Kaza namazlarını tamamen kılan tertip sahibi olabilir mi?

Kazası kalmayan tertip sahibi olur.

Peş peşe 4-5 vaktin kaza namazını kılacaksanız sabah, öğle, akşam, yatsı, vitir şeklinde sıraya dikkat etmek gerekir mi?

Hayır sıraya riayet etmek gerekmez. Ancak hesabın kolay olması için, ne kadar kaza kıldığımızı bilmek için sıra ile kılmak iyi olur.

Geçmişte seferi iken kazaya kalmış olan namazlarımı bilmiyorum bunların kazası nasıl olur?

Bilinmeyince mukim olarak kılmakta mahzur yoktur.

Kaza namazlarını tamamlamadan vefat eden kişilerin ahirette hali ne olur?

Eğer samimi olarak kazaya başlamışsa, o zaman affa uğrayabilir, şefaatle affedilebilir veya ölünce iskat yaparlar, iskat sayesinde affa uğrayabilir yahut ahirette cezasını çeker ama bu daha az ihtimaldir. Çünkü kılmak için çalışmış ama bitiremeden ömrü kâfi gelmemiş. Hiç kılmayanların hâli kötü olur.

Sünnet yerine kaza kılarken, fâsid olsa, bu namazı yeniden kılmak vacip olur mu?

Evet.

Namazı bir iş sebebiyle kazaya bırakmak günah mıdır?

Farz namazı, özrü olmadan kazaya bırakmak haramdır. Bu günah kaza edince affolmaz. Kaza ettikten sonra, ayrıca tevbe etmek de gerekir. Kaza edince, yalnız namazı kılmamak günahı affolur. Kaza kılmadan tevbe edilince, terk günahı affolmadığı gibi, tehir günahı da affolmaz. Zira tevbenin kabul olması için, günahtan sıyrılmak şarttır. (Dürr-ül-muhtar)

Akşam, yatsı ve sabahın farzı gündüz kaza edilirken sesli okumak caiz midir?

Evet caizdir.

Çok kaza borcum var. Fıkıh bilgilerini öğrenmek için de Tam İlmihali okuyorum. Hiç vakit kaybetmeden kazaları ödemeye mi çalışmalı, yoksa fıkıh bilgilerini mi öğrenmeli?

Kitap okumadan yani fıkıh bilgilerini öğrenmeden yanlış namaz kılarsanız ne olacak? Kitaptan fedakârlık olmaz, yani kitap okumak lazım. Kazaları da kılmaya devam edilir.

Doğru dürüst kılamadığım namazlarım olmuştur. Şimdi bunları kaza etmem lazım mı?

İmam-ı a’zam hazretleri kırk senelik namazını kaza etmiştir. Halbuki bir yanlışlığı da yoktu. Hep kaza namazı kılmak iyi olur.

Namaz ve oruç kazalarının sayısını tam bilmeyen nasıl hesaplar?

Zannı galibe göre hesaplar.

Bayılanın namazı
Deliren veya herhangi bir sebeple bayılan kimse, bu esnada kılamadığı namazlarını, iyi olunca kaza eder mi?

Deliren veya hastalık gibi elde olmayan bir sebeple bayılan kimse, 24 saatte ayılmazsa, iyi olunca namazlarını kaza etmez. Yani bu kimse, beş vakitten fazla namazını kılamazsa, hiç birini kaza etmez. Beşten az olursa kaza eder.

Uyuşturucu, ilaç, narkoz gibi sebeplerle bayılan kimse ise, ne kadar baygın kalırsa kalsın, kılamadığı bütün namazlarını kaza eder.

Kaza kılarken niyet
Kaza namazı borcu olan beş vakit namazın sünnetlerini kılarken nasıl niyet etmelidir?

Kazası olmasa da, sünnetleri kılarken kazaya niyet etmenin hiç mahzuru olmaz. Mekruh olarak kılınmış veya bilmeden kazaya kalmış namazları varsa, kaza edilmiş olur. Vaktin farzı yanında bir namaz kılınınca, sünnet de kılınmış oluyor. Yani kazası olmayan, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederse, sünnet kılmış olur. Kazası olan ve olmayan için, niyette fark yoktur. Her vakit için ayrı ayrı bildirelim:
Sabah namazının farzı ve sünneti aynen kılınır.

Öğle namazının ilk sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet edilerek, farz gibi kılınır. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Kazası varsa, bu kıldığı, kaza namazı yerine geçer. Eğer (vaktin ilk sünnetini kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur. Hatta yeni abdest almışsa sübha namazına, camideyse tehıyyet-ül-mescid namazına da niyet ederse, her niyeti için ayrı sevab alır. Böyle birkaç niyet etmek iyi olur. Bu sayılan nafile namazların hepsi kılınmış olur.

Öğle namazının son sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış sabah namazının farzını kılmaya) diye niyet edilerek, farz gibi kılınır. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Kaza namazı borcu varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Eğer (vaktin son sünnetini kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

İkindi namazının sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış ikindi namazının farzını kılmaya) diye niyet edilerek, farz gibi kılınır. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Kazası yoksa yine sünnet kılınmış olur. Eğer (vaktin sünnetini kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Akşam namazının sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış akşam namazının farzını kılmaya) diye niyet edilerek üç rekât farz gibi kılınır. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Eğer (vaktin sünnetini kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Yatsı namazının ilk sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış yatsı namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Kazası yoksa yine sünnet kılınmış olur. Eğer (vaktin ilk sünnetini kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Yatsı namazının son sünnetini kılarken:
(İlk kazaya kalmış vitir vacibi kılmaya) diye niyet edilerek, 3 rekât vitir gibi kılınır. Farzın yanında bir namaz kılındığı için, vaktin sünneti de kılınmış olur. Vitir namazı gibi 3 rekât olarak kılınır. Kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Kazası yoksa yine sünnet kılınmış olur. Eğer (vaktin son sünnetini de kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Akşamdan sonra evvabin namazı kılarken:
Akşam namazından sonra, iki defa, akşam namazının kazası olarak 6 rekât namaz kılınsa evvabin namazı da kılınmış olur. Hem ilk kazaya kalmış akşam namazının farzına, hem de evvabin namazına diye niyet edilirse, niyet sevabı da alınır.

Gece teheccüd namazı kılarken:
Gece iki rekât teheccüd kılınacaksa, (İlk kazaya kalmış sabah namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Gece bir namaz kıldığı için, teheccüd namazı da kılınmış olur. Kazası yoksa teheccüd namazı kılınmış olur. Eğer (teheccüd namazı kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Öğleden önce kuşluk namazı kılarken:
Mesela dört rekât kılınacaksa, (İlk kazaya kalmış öğle namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir. Kazası varsa, bu kıldığı kaza namazı yerine geçer. Kuşluk vaktinde namaz kıldığı için, kuşluk namazı da kılınmış olur. Kazası yoksa kuşluk namazı kılınmış olur. Eğer (kuşluk namazı kılmaya) diye de niyet edilirse, ayrıca niyet sevabı da alınmış olur.

Cuma günü zuhr-i ahiri kılarken:
(Vaktine yetişip de kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya) veya (Üzerime son farz olan kılmadığım öğle namazını kılmaya) diye niyet edilir. Cuma namazı sahih olmuşsa, en son kazaya kalan öğle namazı kaza edilmiş olur. Cuma sahih olmamışsa, bugünkü öğle namazı kılınmış olur. Bu bakımdan, zuhr-i ahir namazını mutlaka kılmalı. Burada son demeyip de, ilk denirse, ilk kazaya kalan bir namaz kaza edilmiş olur, öğle namazı kılınmamış olur. Onun için, son demeyi ihmal etmemeli. Cuma sahih olmuşsa ve kaza namazı borcu da yoksa, nafile namaz sevabı hâsıl olur.

Bir kimse, bir an önce bitirebilmek için, kaza namazlarını, elinden geldiği kadar kılmaya çalışsa; fakat kazalarını bitirmeden ölse, borçlu olarak mı ölmüş olur?

Kaza namazlarını bitirmek niyetinde olduğu için, niyetine karşılık olarak, bütün kaza borçları affedilir. Bunun gibi, bir kâfir imana gelse, küfrüne tevbe edince, yani artık küfre girmeyeceğine karar verince, bu niyetine karşılık olarak, günahlarının hepsi affedilir. Bid’at ehli de, ölene kadar bid’atinden vazgeçerse, onun da günahları affolur. (İ. Ahlakı)

İade etmek
S. Ebediyye’nin kaza namazı bahsinde, (Bir namazı vakti içinde tekrar kılmaya iade denir) derken, özür bahsinde, (Namaz vakti çıktıktan sonra, sonraki namaz vakti içinde özrü durursa, önceki namazını iade eder) deniyor. Öbür vakitte kılınca kaza olmuyor mu?

Bir namazı, kıldıktan sonra, herhangi bir sebeple tekrar kılmaya iade denir. Bu genelde vaktin içinde olur. Özür hali müstesnadır. Mesela, Hanefi mezhebine göre, öğle namazı vaktinde özrü başlayan vaktin sonuna kadar bekler ve namazını kılar. İkindi vakti özrü durursa, öğleyi tekrar kılması gerekir. Buna da iade denir. Namazı vaktinde kılmıştı, kazaya bırakmamıştı; ama özrü olduğu için özürlü kılmıştı. Öğleden sonra kesilince, özürlü olmadığı anlaşıldığından namazını iade etmesi gerekir. Böyle durumlarda Maliki mezhebi taklit edilirse, namaz sahih olur, iade etmeye gerek kalmaz.

İki farzı bir araya getirmek
(Peygamberimiz, (İki farz namazı bir araya getirmek, büyük günahtır) buyurduğu için, vaktin farzını kılarken kaza da kılmak haramdır. İki farz bir araya getirilmiş oluyor) diyorlar. Böyle bir şey var mıdır?

Hayır, yoktur. Hadis-i şerif yanlış anlaşıldığı için böyle söyleniyor. Hadis-i şerifte kaza kılmak haram denmiyor, iki farzı bir araya getirmek yani namazı kazaya bırakmak büyük günahtır deniyor. Mesela, ikindi namazını mazeretsiz akşama 5–10 dakika kalıncaya kadar geciktirmek haramdır; ama bir dakika kalsa bile, hemen kılınması farzdır.

Bunun gibi, akşam namazını vaktinde kılmayıp, yatsı vakti girinceye kadar geciktirmek de haramdır. Yatsı vakti girince, akşamı da, yatsıyı da kılmak farzdır. Yani kılmayıp da, iki farzı bir araya getirmek haramsa da, kılınmaları yine farzdır.

Uyuyakalmak
Uyuyakalmak özür müdür?

Tedbirsiz uyumak özür olmaz. Ya saati kuracaksınız veya birisine tembih edeceksiniz. Erken yatacaksınız. Aldığınız bütün tedbirlere rağmen uyuyakalırsanız, o zaman özür olur.

Kazası olmayanın nafile kılması
Kaza namazı borcu olmayanın, Kuşluk, Evvabin ve Teheccüd kılınan vakitlerde dört rekâtlı kaza namazı kılarken, son iki rekâtında zamm-ı sure okuması gerekir mi? Okumazsa vacibi terk etmiş olur mu?

Peygamber efendimiz, farzlarla beraber veya başka zamanlarda nafile namaz kılardı. O bu vakitlerde namaz kıldığı için bu namazlar bize sünnet olmuştur. Bu sünnet namazlar, revatib ve regaib diye ikiye ayrılır. Revatib, farzlardan önce veya sonra kılınan, müekked ve gayr-ı müekked sünnetlerdir. Regaib ise, Kuşluk, Teheccüd ve Evvabin gibi diğer sünnetlerdir.

Gerek revatib ve gerekse regaib sünnetlerin yerinde, kaza namazı kılınınca, bu sünnetler de kılınmış oluyor. Bu sünnetlere de niyet edince, ayrıca niyet sevabı da alınıyor. Farzların son iki rekâtında zamm-ı sure okumak gerekmez. Okunsa da mahzuru olmaz.

Ancak Kuşluk ve Teheccüd namazları en fazla 12 rekât olduğu için 12 rekâttan fazla kılınacaksa ve dört rekâtlı farzlar kaza edilecekse, son iki rekâtında zamm-ı sure okunmalıdır.

Tertibin düşmesi
Tertip sahibi bir kimse, gece kılarım diye yatsıyı kılmadan yatsa, uyanınca güneş doğmasına az bir zaman kalsa, yatsıyı kaza edince güneş doğacağını, sabahı kılamayacağını anlasa, yatsıyı mı kaza eder, yoksa sabahı mı kılar?

Vaktin dar olması tertibi düşürür. Yani sabahı kılar, yatsıyı kuşluk vaktinde kaza eder. Vaktin dar olması, kazayı kıldıktan sonra, edaya vaktin kalmaması, demektir. (Hindiyye)

Kaza kılmak
S. Ebediyye’de (Özrü yokken kılmadan vakit çıkarsa, büyük günah olur. Özrü olanın da, olmayanın da, vaktinde kılmadığı namazı, vakti çıktıktan sonra kaza etmeleri farz olur. Çocuk baliğ olunca, kâfir veya mürted müslüman olunca, kadın temizlenince, deli ve baygın şifa bulunca, uykuda olan uyanınca da böyledir) deniyor. Bu kısmı anlayamadık.

Burada, namaz özürle veya özürsüz kazaya kalırsa, kaza etmek gerektiği bildiriliyor. Birer birer açıklayalım:

Çocuk baliğ olunca:
Diyelim bir çocuk, gece yatarken ihtilam olup büluğa erse, sabah kalkınca gusledip, kılamadığı yatsı namazını kaza etmesi farz olur.

Kâfir veya mürted müslüman olunca:
Kâfir veya mürted öğle vakti müslüman olmuşsa, hemen o günkü öğleyi kılması gerekir. Kılmayıp ikindi vakti girmişse, öğleyi kaza etmesi farz olur.

Kadın temizlenince:
Kadın, öğle vakti ikindiye doğru hayzdan temizlenince, yıkanmadan ikindi vakti girse, öğleyi kaza etmesi farz olur.

Deli ve baygın şifa bulunca:
Deli öğle vakti akıllansa, öğleyi kılmadan ikindi vakti girse, öğleyi kaza etmesi farz olur. Bir kimse öğle vakti bayılsa ikindi vakti ayılsa, öğleyi kaza etmesi gerekir.

Uykuda olan uyanınca:
Bir kimse öğleyi kılmadan uyusa, uyanınca ikindi vakti olduğunu görse, öğleyi kaza etmesi farz olur.

Namazdaki sünnetler
Fıkıh kitaplarında, kaza namazı borcu olanın sünnet ve nafile namazlarının kabul olmayacağı bildirildiğine göre, bir an önce kazaları bitirebilmek için, namaz içindeki sünnetleri mesela Sübhaneke’yi, rükû ve secde tesbihlerini, Salli ve Barik’leri okumadan namaz kılmak caiz olur mu?

Hayır, caiz olmaz. Namaz, farzıyla, vacibiyle, sünnetiyle namazdır. Namazın içindeki sünnetleri terk etmek mekruh olur, yani namazın sevabı noksanlaşır. Vaktin farzını veya kaza namazı kılarken de namazın içindeki sünnetler terk edilmez.

Kazası olmayan
Hiç kaza namazı olmayan kimse, öğlenin sünnetini kılarken, (İlk kazaya kalmış öğlenin farzını kılmaya) diye de niyet etse, eda niyetiyle kaza, kaza niyetiyle eda caiz olduğuna göre, yani kaza borcu olmadığı için, bu kimse, o günkü öğlenin farzını kılmış sayılır mı?

Hayır. Kazası yoksa, kıldığı nafile olur. Sünnet yerinde kılındığı için vaktin yani öğlenin sünneti de kılınmış olur.

Mekruh vakitte kaza
Namaz kılmanın mekruh olduğu üç vakitte, kaza namazı kılmak caiz midir?

Tertip sahibi olmayanların, bu vakitlerde kaza kılması mekruhtur. Tertip sahibi olanların ise, kılmadığı namazı kaza etmesi mekruh değildir. (Redd-ül-muhtar)

Mesela, tertip sahibi olan bir kimse, öğle namazını kılmayı unutsa ve ikindiden sonra kerahat vakti girince hatırlasa, hemen öğleyi kaza edip, ikindiyi de iade etmesi gerekir.

Hâlis niyetin önemi
Ömrü küfür veya bid’at içinde geçen kimse, tevbe edip salih kimse olduktan hemen sonra ölse, bu kimse hiç bir ibadeti olmadığı halde Cennete girebilir mi? Bunun gibi, bir Müslüman, tevbe edip, kılmadığı namazları kaza etmeye niyet etse, kaza kılmaya başlar başlamaz ölse, bu hâlis niyetinden dolayı kaza borçları affolur mu?

Terk edilmiş namazların tevbelerinin sahih olması için, bunları kaza etmek lazımdır. Hâlisane tevbe edip, kaza namazlarını kılmaya başlayan kimse, ölünceye kadar kaza kılmaya niyet etmiş demektir. Namazlarını kaza etmeden ölecek olursa, bu hâlis niyetine karşılık olarak bütün kaza borçları affolur. Bunun gibi, imana gelen bir kâfir ve bid’at ehli de, küfrüne ve bozuk inanışlarına tevbe edince, küfür ve bid’at inanışlarına ve bu zamandaki bozuk işlerini yapmamaya niyet etmiş demektir. Bu hâlis niyetine karşılık olarak, bunların hepsi affolur. (İslam Ahlakı)

Sabahın kazası
Sabah namazı kazaya kalsa, öğleye kadar sünnetiyle birlikte kaza ederken, buna kaza diye mi niyet edilir?

Elbette, kazaya kalınca kaza diye niyet edilir. Yeni bir vakit girmese de, vaktinden sonraya kaldığı için kaza diye niyet edilir. (Bugünkü sabah namazının farzını veya sünnetini kılmaya) dense de, o günkü kılınmayan sabah namazının farzı ve sünneti kaza edilmiş olur.

Sabah namazının vakti
Bir arkadaş, sabah namazı vaktinin, takvimde Güneş yazılan yerde başladığını ve İşrak vaktine kadar kılınabileceğini zannettiği için, sabah namazını yıllardır hep güneş doğar doğmaz kılıyormuş. Mekruh vakitte kıldığı için bu namazlar sahih olmadığı gibi kaza yerine de geçmiyor, değil mi?
Evet, sabah namazı yerine geçmediği gibi, kaza namazı yerine de geçmez. O namazları, mekruh vakitler dışında kaza etmek gerekir.

Sabah namazı, güneş doğana kadar kılınır. Bu vakte kadar kılınmamışsa, artık kazaya kalır. İşrak vaktine kadar kazası da kılınmaz. İşrak vaktinden sonra, sünnetiyle beraber kazası kılınır.

3 Temmuz 2011 Pazar

Harac ve zaruret nedir

http://sabrikontek.azbuz.com :}İnsanın elinde olmayarak hasıl olan sebebe (Zaruret) denir.

Bir farzın yapılmasına mani veya haram işlemeye sebep olanı önlemenin meşakkatli, güç olmasına da (Harac) denir.

Tedavi edilemeyen şiddetli ağrı ve bir uzvun yahut hayatın telef olmak tehlikesi ve başka bir şey yapamamak mecburiyeti zarurettir.

Birkaç örnek verelim:

Başı dönen, ayakta duramayan kimsenin oturarak namaz kılması zaruret olur. Gusledince hastalanma veya ölme tehlikesi varsa, gusletmemesi zaruret olur. Teyemmüm eder.

Şiddetli baş ağrısı, bir zarurettir. Bu başa el dokunduramamak haracdır. Bunun için, bu durumdaki kimsenin başını yıkaması veya mesh etmesi sakıt olur.

Kaide 1: İbadet yapmakta veya haramdan sakınmakta, harac olunca, harac bulunmayan başka mezhebi taklit etmek lazım olur.

Birkaç örnek verelim:

Akşam namazı için otobüsü durduramayan, Şafii’yi taklit ederek, yatsı ile birlikte kılması caiz olur. Yani yere inmesinde harac varsa, otobüs durmayıp gidecekse, otobüsten inmeyince de vakit çıkacaksa veya başka bir zarara uğrayacaksa, bunun gibi ihtiyaçlardan dolayı iki namazı cem eder.

Kaplıca tedavisi bir ihtiyaçtır. Kaplıcada tedavi olurken, bazı kimseler şortla gezebiliyor. Haram işlememek için, başka bir mezhebi taklit edebilir. Çünkü bunda bir ihtiyaç vardır. Futbol oynayanların bacaklarını seyretmek bir ihtiyaç, bir zaruret değildir. Başka bir mezhebi taklit edemez.

Bir erkek, karısı ile süt kardeş olduğunu anlasa, fakat birinin bir kere emmiş olduğu bilinse, Hanefi mezhebine göre nikahları bozulur. Ya, ayrılır veya ihtiyaçtan dolayı Şafii mezhebini taklit ederek nikah yapar. Çünkü Şafii’de doya doya beş kere emmesi gerekir. Karısı ile evli kalması zaruret değildir. Bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç için de bir mezhep taklit edilerek sıkıntı giderilir.

Kaide 2: Haraca sebep olan şeyi yapmasında zaruret varsa, o farzı terk etmesi veya haramı zaruret miktarı işlemesi caiz olur.

Bir örnek verelim:

Avret yerini açmadan, necaseti temizlemek imkansızsa, ne yapar? Necaseti temizlemek farz, avret yerini açmak ise haramdır. Haram işlememek için farz tehir edilir, çünkü haramdan kurtulmak önce gelir. Farzı tehire de imkan yoksa farz terk edilir. Yani necaseti temizlemeden namazını kılar. Maliki’de necasetle namaz kılmak caiz olduğu için Maliki’yi taklit ederek necasetle kılması caiz olur.

Kaide 3: Zaruret ile yapılan şeyde, zaruret bitince harac devam ederse, yine böyledir.

Bilmeden necasetli elbise ile namaz kılan kimse, namazdan sonra necis elbise ile namaz kıldığını anlasa, yeniden namaz kılması meşakkatli olacağı için, Maliki mezhebini taklit ederek, bu namazı Maliki’ye göre kıldım demesi yetişir.

Kaide 4: Haraca sebep olan şey, zaruret olmadan yapılmış veya zaruret ile birkaç şey yapılabilir ve bunlardan harac bulunan şeyi yapmayı seçerse, farzı terk etmesi caiz olmaz.

Bir örnek verelim:

Protez yapma imkanı da var iken, dişini doldurtmuş veya kaplama yaptırmıştır. Ağzını yıkaması farzdır. Ağzını yıkayamaması yani farzı terk etmesi affolmaz. Çünkü başka mezhebi taklit imkanı var. Eğer bu imkan olmasaydı o zaman zaruret kabul edilir ve diş dolgusu gusle mani olmazdı. Maliki’yi veya Şafii’yi taklit edince, bu iki mezhepte ağzını yıkamak farz olmadığı için, diş dolgusu veya diş kaplatmak gusle mani olmuyor.

Zaruret nedir?
Dört hak mezhebin hepsinde de, gusülde ağzın içini yıkamak farz olsaydı, dolgu dişi olan ne yapacaktı?

Zaruret, başka çare bulamamak demektir. Buradaki zaruret, başka mezhebi taklit etme imkânı olmayan hâldir. Dört mezhepte de ağzın içini yıkamak farz olsaydı, dört mezhepten birini taklit imkânı olmadığı için zaruret olurdu. Zaruret olunca da taklit gerekmezdi. Fakat Mâlikî’de ve Şâfiî’de, gusülde ağzın içini yıkamak farz olmadığı ve bu iki mezhepten birini taklit etme imkânı olduğu için, dolgu zaruret olmaktan çıkar. Bu iki mezhepten biri taklit edilerek dinin emrine uyulmuş olur.

Zarurete bir örnek: Bir ihtiyaçtan dolayı başa saç ekilse, dört mezhepte de başı yıkamak farz olduğu için, başka bir mezhebi taklit imkânı yoktur. Taklit imkânı olmayınca zaruret olur. Zaruret olunca da gusle mani olmaz. Bu inceliği çok kimse bilmediği için, yanlış olarak (Diş dolgusu zarurettir, gusle mani olmaz) diyorlar. Başka hak bir mezhepte çıkış yolu olunca zaruret olmuyor. O mezhebi o konuda taklit edince de mesele kalmıyor.