21 Mart 2022 Pazartesi

ÇOCUKLARA GÜZEL ALIŞKANLIKLARI NASIL KAZANDIRABİLİRİZ?

Doğruluk, dürüstlük, merhamet, diğerkâmlık, adalet gibi güzel ahlakın emarelerini çocuklarında görmek, her anne babanın isteği ve emelidir. Ahlaki değerleri çocuklarına yerleştirmeye çalışan anne babalar olarak bazen tıkanabilmekte veya hataya düşebilmekteyiz. Bazı anne babalar ne yapmaları gerektiğini bilmediğinden hata edebilir veya tıkanabilir. Bazıları da bildiği halde tıkanabilir ve yanılabilir. Bilmek, doğruyu yapmak için yeterli değildir. Önemli olan, sahada ve uygulamada doğruyu yapabilmektir. Hata edenlerin en hayırlısı, hatasından dönenlerdir. Bundan da önemlisi, hata yaptığının farkında olabilmek ve yapılan hatayı kabullenebilmektir. Bu yazımı çocuklarına erdemli davranışları alışkanlık haline getirmek isteyen anne babalara bir fikir olması, doğru ebeveyn davranışını hatırlatması ve çocuklarıyla sağlıklı iletişimlerine bir katkı olması adına yazıyorum. Sayacağım faktörler, çocuklara doğru alışkanlıkları kazandırma adına yeterli olmayabilir. Konuya sadece ana hatları ve kısıtlı bilgi ve tecrübeme dayanarak ele aldığımı bilmenizi isteyerek giriş yapmak istiyorum. Gayret bizden, başarı Allah’tandır. Çocuklara Güzel Alışkanlık Kazandırmada Faydalı Bazı Yöntemler – Ahlaklı ve salih bir insan olmak: Bu özelliğe sahip olmak için sadece evli ve çocuklu olmak gerekmez. İnsan, kendini anlamaya başladığından itibaren ahlaklı bir birey olmanın yollarını öğrenmelidir. Zira kişide yerleşmeyen ahlak, çocuğuna sirayet etmez. Şahsi kanaatim şu yöndedir ki kişinin yaşam boyu yaptıkları, sözleri, duyguları ve istekleri bile sonraki kuşağa geçmekte ve zemin bulduğu an, sonraki nesilde kendini izhar etmektedir. O yüzden çocuk sahibi olmayan kişiler ahlak konusunda gevşeklik göstermemeli, kendini bu konuda güzelleştirmenin derdine evlenmeden önce düşmelidir. Bizden önceki nesillerin iyi ve kötü birçok özelliği -farkındayız veya değiliz- bizlerde belirmektedir. Bizden sonraki kuşaklara, iyi ahlak gibi büyük bir miras bırakmak ve bunu canı gönülden dilemek, çok kıymetli bir idealdir. Bu kıymeti, peygamberin tertemiz soyunda görmeliyiz. Onun soyu Hz. İbrahim’e kadar dayanan, içinde zina gibi yüz kızartıcı suçları işleyen kimsenin olmadığı bir soydu. Bu soyluluk, dünyaya büyük ve son peygamber olma vasfına sahip yüce ahlak sahibi bir insan kazandırdı. Bu da bize, ahlak sahibi bir neslin, sonraki kuşaklara tesirini göstermektedir. – Sabır ve tutarlılık: Çocuk eğitiminde olmazsa olmaz iki faktördür. Bir araba düşünün! Sabır, arabayı ileri götüren gaz; tutarlılık ise o arabanın tekerleridir. Sabır olmazsa eğitimde bir adım bile gidilemez. Tutarlılık olmayan eğitimde sabır olsa da ilerleme olmaz. İkisi de şart, ikisi de gerekli. Sabır ve tutarlılık vesilesiyle çocuklarda kazandıramayacağınız güzel alışkanlık yoktur, Allah’ın izniyle. – Hoşgörü ve güven: Bu ikisini de arabanın koltuk ve direksiyonuna benzetebiliriz. Bunların yokluğu ya da eksikliği, çocuğu yaralar. Hayatı boyunca rüzgârın estiği yöne doğru yalpalanmasına sebep olabilir. Hoşgörü ve güven vermek, çocuklara alışkanlık kazandırırken olmazsa olmaz şartlar arasındadır. Hoşgörü ve güven eksikliği ile büyüttüğünüz çocuktan, beklediğiniz güzel davranış, olsa da eksik olacaktır. – Güzel örneklik: Ağızdan çıkanlar değil, gönülden gelenler tesir eder. Ebu Hanife’nin bal hikâyesini bilir misiniz? Bal yiyen bir çocuğun bal sebebiyle vücudunda yaralar çıkarmış. Ama çocuk baldan bir türlü vazgeçemiyormuş. Ailesi sonunda Ebu Hanife’nin yanına gitmişler. Ebu Hanife 40 gün sonra gelmelerini söylemiş. Kırk gün sonra geldiklerinde Ebu Hanife çocuğa “Bundan sonra bal yeme evladım!” demiş. Ailesine dönüp, “gidebilirsiniz” demiş. Şaşkınlık içinde evlerine dönmüşler. Çocuğun bir süre sonra bal yemediğini görünce Ebu Hanife’ye gelerek hikmetini sormuşlar. O da gülümseyerek “Kırk gün önce ben de bal yiyordum. Bal yiyen birinin, başkalarına ‘bal yeme’ demesi etkili olmazdı. Sizin ilk gelişinizde bal yemeyi kestim. Bunu önce kendi nefsimde denedim. Kendim, bunu bırakmamın mümkün olduğunu görünce sözüm de ona tesir etti.” Bu anlamlı olay üzerine şunu söyleyebiliriz ki; anne-babalar çocuklarında gördükleri güzel ahlaka ters davranışlar için önce nefislerine yönelerek varsa bir hata ve eksikleri, onları düzeltmelidirler. – Teenni: Yani acele etmemek. Anne babalar, öğrettikleri şeyleri çocuklarında hemen görmek isterler. Hatta bazı fevri tavırları bu düşünceden kaynaklanır. Ama acele şeytandandır. Hele ki çocuk yetiştirme, aceleyi hiç kaldırmaz. Özellikle ilk bebeklik yıllarında çocuklar, kendilerini konuşarak ifade edemedikleri ve ağlayarak ihtiyaç ve isteklerini dışa vurabildikleri için anne babalar acele hareket edebilmekte ya da hiçbir şeyi öğretemediklerini düşünebilmektedirler. Bu doğru değil ve ebeveynleri hatalı tavırlara itebilir. Çocuklar, bu çok özel dönemlerinde doldurulmayı bekleyen bir kayıt cihazı gibi bomboştur. Verdiklerinizi eksiksiz kaydetme sürecindedirler. Zamanı geldiğinde bandı sarıp sizin izdüşümünüzü yansıtacaklardır. Teenni, bilhassa hazzı, anında elde etmeye alıştırılmış bir çağda yetişen anne babalar için daha da önem kazanmaktadır. Onlar, önce hazzı erteleme veya uzun vadeli ve kademeli işlere odaklanma konusunda kendi farkındalıklarını oluşturmalıdırlar. Doğru davranış ve bilinçli eğitim, ardından gelecektir. – Bilinçli, ahlaklı, aklı selim sahibi bir çevre: Tüm maddelerle birlikte en çok önemsenmesi ve atlanmaması gereken durumdur. Kendisine güzel örneklik sergileyecek bir çevreye sahip olmayan çocukların anne babası mükemmel olsa da etkileri eksik kalacaktır. Zira güzel alışkanlıklarda çevrenin etkisi oldukça büyüktür. Çevre, çocuk için iyiyi veya kötüyü tercih etmesinde, çok önemli bir eşiktir. Anne baba bunu asla atlamamalıdır. Güzel çevre ve doğru örneklik gösteren ortamı bulan anne babalar, hazine bulmuş gibi sevinmeli ve Rabblerine şükretmelidirler. Nice âlimin dizi dibinde yetiştiği halde çevre etkisiyle yanlışa sapan nasipsizler olduğu gibi nice cahil ailede büyüyüp de çevresindeki güzel örnekler sebebiyle hidayet bulan nasipli kullar da vardır. – Sevgi ve saygı: Çocuk da olsa insan, sevgi ve saygı gördüğü kişiyi örnek almaya meyyaldir. Çocuklar, sevgi görmediği insanın dediklerini yapmak istemezler. Bu kişiler anne babaları bile olsa.