16 Mayıs 2013 Perşembe

GENÇLİĞE HİTABE

Vefaya davet: Vefatının sene-i devriyesinde, kabri Eyüp Sultan’da bulunup müslümanlardan Fatiha ve dualar bekleyen, Necip Fazıl Üstad’ı minnet ve şükranla hatırlıyor, hatırlatıyoruz. (Gülistan Dergisi)
 


Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre... Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hâkimiyet... İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet... Üçüncüsü bir asır... Allah’ın, Kur'ân'ında 'belhüm adal-hayvandan aşağı' dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret... Ya dördüncüsü? .... Son yarım asır! ... İşgâl ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedî helâke mahkûmiyet...

İşte, tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilâkı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik...
Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün 'dikey'leri 'yatay' hale getirecek bir çığlık kopararak “Mukaddes emaneti ne yaptınız?” diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...

Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik...
Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarında 'Hâkimiyet Hakkındır' düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti, Hakka kölelikte bilen bir gençlik...


Tek cümleyle, Allah’ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezayı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak ve O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik...

İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum. Şekillenmesi, billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerimden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım.

Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil! Allah’ın selâmı üzerine olsun...

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ...
ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK

14 Mayıs 2013 Salı

ÜÇ AYLAR VE REGAİB KANDİLİ

İçinde, senenin en kutlu geceleri olan Regaib, Miraç, Berat ve Kadir gecelerini barındıran mübarek Üç Aylara giriyoruz… Hayırların kat kat değer kazandığı Receb ve Şaban-ı Şerif aylarıyla birlikte, 11 Ayın Sultanı Ramazan ayını da barındıran Üç Aylar, 11 Mayıs Cumartesi günü başlamaktadır. Kıymetini bilip gereklerini yapmaktan geri kalmayalım. Kim bilir, belki de bu Üç Aylar, bazılarımız için son fırsat olacaktır. Gafil kalmamak temennisi ile…
 


Hayır ve hasenatı arttıralım

Üç Aylar, müminler için çok kıymetlidir. Çünkü Recep, Şaban ve en kıymetli ay olan 1000 ayın (yaklaşık 84 yıllık ömrün) meyvesini, sevabını ve faziletini içinde barındıran Kadir Gecesi’nin bulunduğu Ramazan-ı Şerif, Üç Aylar dediğimiz, bu mübarek zaman diliminin içerisinde gerçekleşmektedir.

Bu ayların, müminlerin kalplerinde önemli bir yere sahip olmasının sebebi, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin bu ayları övmüş olması ve bunun kıymetinin bilinerek değerlendirilmesinin; af, rahmet ve daha pek çok manevi nimete vesile olacağını ümmetine haber vermesidir.

Regaib Kandili

Bu ay içerisinde idrak edeceğimiz Regâib Kandili; Receb-i Şerif ayının ilk Cuma gecesi olup Miladi takvime göre, bu sene 16 Mayıs Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan geceye rast gelmektedir.

Bu gece, bir rivayete göre; Yüce Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz Hazretleri'nin dünyaya teşriflerine vesile olan ve Peygamberlik nurunun Hz. Âmine'ye intikal ettiği bir gecedir. Regâib Kandili, Yüce Allah'ın af ve mağfiretinin istendiği, umut, huzur ve ilâhî müjdelerle dolu bir gecedir.

Allah-u Zülcelâl Regaib gecesinde, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme, çok büyük ihsan ve manevi ikramlarda bulunmuştur. İslam âlimleri, Hz. Peygamber (sav) bu gecede çok büyük ikramlara eriştiği için bu gecede çokça ibadet etmiş, geceyi namaz kılarak, hamd ve şükürle geçirmişlerdir. Regaip gecesi bizim de Rabbimiz'in rahmetine ve ilahi ikramlarına ulaşabileceğimiz bir gecedir. Bu mübarek gecede, halimizi Âlemlerin Rabbi'ne arz ettikten sonra, geceyi ibadet, zikir ve hamd ile geçirmeliyiz.

Umuyoruz ki Cenab-ı Hakk, bu gecelerin şerefine, rahmetin sağanak sağanak yağdığı bu bereketli anlarda, bizi ilahî hayırlardan mahrum bırakmaz.

Bu mübarek gecelerde kılınması dinen gerekli, özel bir namaz yoktur. Özellikle kaza namazı kılma, teheccüd namazını artırma, Kur’an-ı Kerim okuma, tevbe-istiğfarda bulunma, tesbih, zikir ve dua ile bu geceleri ihya etmeye çalışılmalıdır.