26 Ocak 2012 Perşembe

Hidayete Vesile Olmak

http://sabrikontek.azbuz.com : (:) Sehl bin Sa’d şöyle anlatmıştır: “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hayber gününde: “And olsun, ben şu bayrağı yarın bir kişiye vereceğim ki Allah onun eliyle Hayber’i fethedecektir. O, Allah ve Resulü’nü sever, Allah ve Resulü de onu sever.” diye buyurdu. Halk, o gece sabaha kadar, bayrağın kime verileceğini, o kişinin kim olacağını müzakere edip durdular. Sabahleyin halk, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanına geldi. Herkes bayrağın kendisine ve-rileceğini ümit ediyordu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: - Ebu Talib’in oğlu Ali nerede? Dedi. Sahabe: - Ey Allah’ın Resulü! Onun gözleri ağrıyor. Onun için buraya gelemedi, deyince, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem birisini göndererek onu çağırdı. Hz. Ali geldi ve Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Ali’nin mübarek gözlerine tükürüğünü sürdü. Ona dua etti. Hiç hasta olmamış gibi şifaya kavuştu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bayrağı ona verdi. Hz. Ali: - Ey Allah’ın Resulü! Onlar bizim gibi oluncaya kadar onlarla mücadele edeceğiz, savaşacağız, dedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu: - Git! Onların sahasına girinceye kadar devam et. Sonra onları İslâm’a davet et. Onlara, İslâm’da, Allah’ın haklarının neler olduğunu haber ver. Allah’a yemin ederim ki eğer senin vasıtanla Allah-u Zülcelal bir kişiyi hidayete ulaştırırsa bu senin için dünya ve dünyanın içindekilerden daha hayırlıdır. (Buhari, Müslim) Dersler ve İbretler İnsanları Allah’ın dinine davet etmek, en faziletli amellerin başında gelir. Dünyada bir tek kişinin hidayetine vesile olmak, dünya nimetlerinin en kıymetlilerine sahip olmaktan daha hayırlıdır. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin, dünyaya gönderilmesinden kıyamet kopuncaya kadar, ümmetinin sevaplarına ortaktır. Biz ne kadar amel yaparsak, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizim amelimize ortak olacaktır. Çünkü bizim bu amelleri yapmamıza o vesile olmuştur. Allah-u Zülcelal’in yoluna çağırarak hidayetimize ve ibadetlerin nasıl yapılacağını göstererek, Allah-u Zülcelal’e kulluk yapmamıza vesile olmuştur. Herhangi bir mü’min, arkadaşlarının veya çevresindeki insanların hidayetine vesile olursa o da Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gibi hidayetine vesile olduğu kimselerin amellerine ortaktır. Ve hem de Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme mutabaat etmiş olur. Bir düşünelim! İnsan, hidayetine vesile olduğu kimseler nedeniyle, evde yattığı yerde, amel defterine devamlı sevap yazılsa dünyada bundan daha kârlı ve kazançlı bir iş olabilir mi? Sen evinde oturacak hatta yatacaksın; insanlar çalışacak, ibadet edecek, namaz kılacaklar, sen de onların ibadetleri sebebiyle aldıkları sevaplara, ortak olacaksın. İnsan için ahirette bundan daha rahat ve menfaatli bir amel olamaz. Onun için böyle güzel bir nimetin kıymetini bilmeli ve ailemizden başlayarak, komşularımıza, akrabalarımıza ve bütün mü’min kardeşlerimize dinimizi anlatmak suretiyle yardımcı olmalıyız.

22 Ocak 2012 Pazar

Resulullah’ın üç nasihati

http://sabrikontek.azbuz.com : (:) Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Mübarek bir zat, devrin sultanına şunları anlatır: Peygamber efendimiz, vefatlarına yakın Bilal-i Habeşi’ye buyurdu ki: Yâ Bilal, ümmetime haber ver ki, şu üç şeyi yaparlarsa, her işte muvaffak olurlar: 1- Ne yaparlarsa, hep Allah rızası için yapsınlar. İki türlü maksat olur. Ya Allah rızası için veya nefsin yani insanların rızası için. İnsanların rızasını tercih edenlerin işini, Cenab-ı Hak insanlara bırakır. Kendi rızasını tercih edenleri himayesine alır. Kim Allah içinse, Allah da onun içindir. Seyyid Abdülkadir Geylani hazretlerine, (Siz ne mübarek bir zatsınız) demişler. (Nereden biliyorsunuz?) diye sormuş. (Herkes sizi sevip övüyor) demişler. Buyurmuş ki, (İnsanlar bizi sevsin diye Müslüman olmadık. Allah sevsin diye Müslümanız. Bu insanlara güven olmaz; bugün severler, yarın söverler.) 2- Birlik ve beraberlik içerisinde olsunlar. Cemaatte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Birlikten kuvvet, ayrılıktan felaket doğar. Birlik ve beraberlikten maksat, bedenlerin birlik ve beraberliği veya aynı yerde olmak değil, gönüllerin birliği, hedeflerin ortak olmasıdır. Hedefi Allah rızası olanın yüzü aktır, yardımcısı da Cenab-ı Hak’tır. 3- Asla doğrudan ayrılmasınlar. Allahü teâlâ doğruların yardımcısıdır. Peygamber efendimiz Müslümanı, (Elinden ve dilinden emin olunan insan) diye tarif etmiştir. Müslüman demek, doğru insan demektir. İşi, ameli, sözü doğru, her şeyiyle dürüsttür, gözü gönlü toktur, onda sahtekârlık yoktur. Doğruluk onun alameti, hem de selametidir. Bu arada sultan, (Herkese iyilik yapıyorum, ama bazılarından düşmanlık görüyorum. Niçin böyle yaparlar ki?) diye sorar. O zat der ki: Sultanım, bunu Peygamber efendimiz şöyle açıklıyor: (İyilik ettiklerinize çok dikkat edin! Size bir zararları dokunabilir.) Eğer iyilik edilen kimse, fâsıksa veya din iman tanımıyorsa, bu iyilik onda ters etki yapabilir. Baklavanın şeker hastasına dokunması gibidir. Bu yüzden, iyilik ettiğimiz şahıslara karşı dikkatli olmalıyız. Sohbette bu zatın oğlu da varmış. Sultan bunları yolcu eder. Yolda giderken oğlu, (Baba, sen sultana hep dinden bahsettin, nasihat ettin. Hiç dünya işlerinden, siyasetten bahsetmedin) der. Babası da, (Oğlum, bizim başka sermayemiz yoktur. Her kaptan içindeki sızar. Bizden de bunlar sızdı) buyurur.