22 Ekim 2011 Cumartesi

PEYGAMBERİMİZİN SÜT ANNELERİ

Kâinatın biricik efendisine süt annelik yapan üç muhterem kadın vardır. Bunları sırası ile ifade edelim:

1- Süveybe: Ebû Leheb'in cariyesi bulunan Süveybe, oğlu Mesruh ile birlikte Peygamber (s.a.v.)'i emzirmiştir Daha önce, Resûl-i Ekrem'in amcası bulunan Hz. Hamza’ya (r.a.) da süt annelik yapan Süveybe, daha sonra Ebû Seleme (r.a.)'i de emzirmiş bulunmaktadır. Bu emzirme, Halime-i Sa'diye'den önceki günlerde olmuştur.

Resûlullah (s.a.v) Mekke'de bulunduğu sırada Süveybe'yi ziyaret eder, hatırını sorar ve kendisine yardımda bulunurdu. Medine-i Münevvere'ye hicret ettikten sonra da bu ilgisini devam ettirmiş ve ona giyecek elbiseler göndermiştir. Resûlüllah’ın (s.a.v.) Hayber savaşından döndüğü günlerde ömrünü tamamlayan Süveybe vefat etmişti. Oğlu Mesruh ise annesinden önce vefat etmiştir.

2- Halime-i Sâdiye: Halime binti Ebi Züeyb (r.a), Sa'd kabilesine mensuptur. Kocası Hâris bin Abdiluzzâ’dır. Oğlu Abdullah ile birlikte Peygamber (s.a.v.)'i emzirmiş bulunmaktadır. Halime binti Ebi Züeyb'in Cüdâme (Şeyma) ve Üneyse isminde iki kızı da vardır. Onlar yaşça, Abdullah'tan daha büyük olduğu için Peygamber (s.a.v.)'in bakımı ile ilgilenirlerdi.

Peygamber (s.a.v), Halime-i Sâdiye'nin yurdunda dört yaşına kadar kaldı. Hz. Hatice ile izdivacından sonra bu muhterem kadın, Allah Resûlü'nün ziyaretine gelmişti. Yurtlarındaki kuraklık ve sıkıntıdan söz açan Halime'ye Hz. Hatice kırk koyun ve bir deve hediye ederek yurduna gönderdi. Bu muhterem sütanne, Medine-i Münevvere'nin Baki kabristanında medfundur.

Fahr-i kâinat (s.a.v), ondan bahsederken, "Anamdan sonra anam (kadar sevdiğim kadın)dır" buyurmuşlardır. Bir gün, "Cennet ehlinden bir kadınla evlenmek isteyen, Ümmü Eymen ile evlensin" buyurunca Zeyd bin Hârise (r.a.) onunla evlenmiştir.

3- Ümmü Eymen: Adı Bereket olan bu muhterem hanım, Resûl-i Ekrem'e sütannelik yapmıştır. Ümmü Eymen, Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in babasından miras olarak kendisine intikal etmişti. Hz. Hatice ile evlendiği sırada onu âzat etmiştir. Fahr-i kâinat (s.a.v), ondan bahsederken, "Anamdan sonra anam (kadar sevdiğim kadın)dır" buyurmuşlardır. Bir gün, "Cennet ehlinden bir kadınla evlenmek isteyen, Ümmü Eymen ile evlensin" buyurunca Zeyd bin Hârise (r.a.) onunla evlenmiştir. Bu mutlu izdivaçtan Üsâme bin Zeyd dünyaya gelmiştir.

1.PEYGAMBERİMİZİN SÜT KARDEŞLERİ
Peygamberimizin süt kardeşlerinin isimleri:

Hz. Hamza, Ebû Seleme b. Abdi’l-Esed el-Mahzûmî, Abdullah b. Cahş, Mesruh, Ebû Süfyan, Şeyma binti Hâris, Abdullah b. Hâris, Üneyse binti Hâris

1.Hamza: Hz. Peygamber’in amcası olup Efendimiz’den önce Süveybe’den süt emmiştir.
2.Ebû Seleme b. Abdi’l-Esed el-Mahzûmî: Süveybe’den süt emmiştir. İslam’a giren ilk kimseler arasında bulunmaktadır.
3.Abdullah b. Cahş: Süveybe’den süt emmiştir.
4.Mesruh: Ebû Leheb'in cariyesi Süveybe’nin oğlu olup Peygamber (s.a.v.) ile birlikte süt emmiştir.
5.Ebû Süfyan: Mevzubahis Ebû Süfyan, Hz. Peygamber’in evlendiği Ümmü Habibe’nin babası Ebû Süfyan değil de Hz. Peygamber’in bir amca oğlu olan Abdulmuttalib’in oğlu el-Haris’in oğlu Ebû Süfyan’dır. Yani Haris b. Abdi’l-Muttalib’in oğlu olan bir diğer Ebû Süfyan ki kendisi Rasulullah’ın yeğeni durumundaki bir başka akrabasıdır. Tam adı ise Ebû Süfyan İbni’-Hâris İbni’l-Muttalib’tir.
6.Şeyma binti Hâris: O, Mekke civarında oturan Hevâzin kabilesinin Benî Sa’d bin Bekir koluna mensuptur. Asıl adı Huzâfe’dir. Şeyma lakabıdır. “Benli” manasına gelen Şeyma adı ile meşhur olmuştur. Babasının adı Hâris bin Abdiluzzâ’dır. Annesi de sevgili peygamberimize süt anne olma şerefine eren bahtiyar hanım Halime es-Sa’diye hatundur.
Şeyma yaş itibariyle Efendimiz’den büyüktü. Çocukluk yıllarında birlikte bulunurken süt kardeşi Muhammed’e çok hizmet etmiştir. Alemlerin Fahri Ebedîsi olacak bu çocuğa yemek yedirir, sevgi ve şefkatle onu kucaklar, birlikte elinden tutar gezdirirdi.

Hz. Peygamber Huneyn Gazvesine çıkmıştı. Bu gazve Hevazin kabilesi ile müslümanlar arasında geçti. Çetin çarpışmalar oldu ve birçok mal, eşya ganimet olarak alındı. Çok sayıda insan esir olarak getirildi. Efendimizin süt kardeşi Şeyma’da bu esirler arasındaydı.

Şeyma esirler arasında götürülürken kendisine sert davrananlara: “Biliniz ki, vallahi ben sizin efendinizin süt kardeşiyim.” diyerek havayı yumuşatmak istiyordu. Fakat etrafındakileri inandıramamıştı. Zira aradan çok uzun yıllar geçmişti. Onu esirler arasından ayırıp Efendimize götürdüler. O, İki Cihan Güneşi Efendimizin huzuruna vardığında:

- “Yâ Rasûlallah! Ben senin süt kardeşinim.” dedi. Efendimiz ona:

- “Buna alâmet ve işâret nedir?”dedi. Şeyma kolunu açtı ve:

- “Yâ Rasûlallah! Sen küçük iken beni ısırmıştın! İşte izi.” dedi. Şeyma o günün hâtıralarını bir bir anlatmaya başladı:

- “Sirer vâdisinde, âilemizin koyunlarını otlatıyorduk. O zaman benim babam senin de süt babandı. Annem de süt annendi. Seni memeden ben ayırmıştım. Hatırladın mı şimdi yâ Rasûlallah!” dedi.

Sevgili Peygamberimiz ısırık izini görünce hatırladı. Şeyma kardeşini tanıdı ve ridâsını yere serip üzerine oturttu. Ona sevgi ve şefkatini gösterdi. Aradan uzun yıllar geçmişti. Çocukluk hatıraları gözünün önüne geldi. Bu manzara karşısında duygulandı ve gözleri doldu. Şeyma kardeşine hürmet etti. Hemen süt anne ve süt babasını sordu. Onların daha önce öldüğünü söyleyince Efendimiz hüzünlendi. Şefkat ve Rahmet Peygamberi Efendimiz onu memnun edebilmek için elinden gelen gayreti gösterdi. Süt kardeşi Şeyma’ya:

“İstersen itibarlı ve sevilen birisi olarak burada kal, her türlü hizmetini göreyim. Eğer kabîlene dönmek istersen seni göndereyim.”dedi. Şeyma kabîlesine dönmek arzusunu belirtti. Peşinden İslâm dinini kabul edip, kelime-i şehadet getirerek müslümanlığını ilân etti.

“Ey Rabbimiz, Muhammed’i bize bırak ki, onun delikanlılığını göreyim. / Sonra onu itaat edilen bir efendi göreyim. / Düşmanlarının ve hasetçilerinin yüzüstü geldiklerini göreyim. / Ona, ebediyen devam eden bir şeref ve izzet ver.”



Fahr-i Kâinat (s.a) Efendimiz süt kardeşi Şeyma’ya bir erkek bir kadın köle verdi. Birçok eşya ile birlikte deve ve davar cinsinden hayvanlar hediye ederek kabilesine gönderdi.


--------------------------------------------------------------------------------

Şeyma (r.anha) da, Resulullah’ın küçüklüğünde ona oynatırken söylediği şiiri hatırlatıp okudu:

“Ey Rabbimiz, Muhammed’i bize bırak ki, onun delikanlılığını göreyim.

Sonra onu itaat edilen bir efendi göreyim.

Düşmanlarının ve hasetçilerinin yüzüstü geldiklerini göreyim.

Ona, ebediyen devam eden bir şeref ve izzet ver.”

Köyüne gitmek üzere ayrılırken de, Hz.Muhammed'i (s.a.) şu sözlerle takdir etti: "Sen, küçük bir çocukken de, büyük bir adamken de ne iyi kefil (bakan) ve ne iyi bakılansın."

1.Abdullah b. Hâris: Babasının adı Hâris bin Abdiluzzâ’dır. Annesi de peygamberimize süt anne olan Halime es-Sa’diye’dir. Hz. Peygamber ile birlikte Halime es-Sa’diye’den süt içen kardeştir.
2.Üneyse binti Hâris: Babasının adı Hâris bin Abdiluzzâ’dır. Annesi de sevgili peygamberimizin süt annesi Halime es-Sa’diye’dir.

20 Ekim 2011 Perşembe

Şeytanın Aldatması

http://sabrikontek.azbuz.com : (:)Rivayet edildiğine göre, kıyamet gününde şeytan için cehennemde ateşten bir mimber kurulur. O mimberin üzerine çıkar. Kafirler ve dünyada kendisine uyan kimseler şeytana şöyle derler:
- Ey Mel’un! Bizi doğru yoldan sen saptırdın! Şeytan da onlara şöyle cevap verir:
- Şüphesiz Allah, size gerçek bir vaadde bulunmuştu. Ben de size vaadde bulunmuştum. Fakat vaadimi bozdum. Benim sizin üzerinizde bir nüfuzum yoktur. Fakat sizi sapıklığa çağırdım. Siz de bana uydunuz. O halde beni kınamayın, nefsinizi, kendinizi kınayın. Artık ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Bundan da önce, beni Allah’a ortak koşmanızı reddediyorum. Elbette zalimlere can yakıcı bir azap vardır. (İbrahim; 22)

Dersler ve İbretler
Buradan da anlaşıldığına göre, bizleri Allah-u Zülcelal’e isyan etmeye çağıran, daha sonra da insanı yarı yolda bırakan şeytanın peşinden gitmenin ne kadar yanlış olduğu apaçık ortadadır.
Şimdi bütün bunlara bakarak, bizleri cehenneme müstahak edecek hatalardan uzak durmalı ve cennete müstahak edecek salih amellere sımsıkı sarılmalıyız. Kıyamet gününde, bizleri cehennem ateşinden kurtaracak yegane şey budur. Bu kısacık dünya hayatında, nefis ve şeytana uymak, çok büyük bir hatadır.
İnsan düşmanını tanımayıp ondan gafil kaldığı zaman, karşıdaki düşmanın ne yapacağı hepimizce malumdur. Kişinin, düşmanına karşı uyanık olması lazımdır