16 Ağustos 2012 Perşembe

BAYRAMDA ŞEYTAN VE DOSTLARINA DİKKAT!

http://sabrikontek.azbuz.com : (:)“Bayram eğlencesi” diyerek saptıranlara dikkat! Bayramların, müminlerin nezdinde ayrı bir yeri ve önemi vardır. Çünkü bayram günleri, mükâfat ve bağış günleridir. Bu günlerde Allah-u Zülcelal’in hediyelerinin haddi hesabı yoktur. Müminler bayram günlerinde, bu ilahi bağışlara mazhar olmanın sevincini yaşar. Bu sevinçlerini akrabaları ve diğer mümin kardeşleriyle paylaşırlar. Hele bayram, Ramazan bayramıysa daha farklı bir anlamı olur müminler için. Özellikle Ramazan yaz mevsimine denk geldiğinde, sıcak günlerde nefislerine bin bir güçlükle oruç tutturan mü’minler, sabır imtihanını vererek, manevi sorumluluklarını yerine getirmenin sevincini, Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar. O gün, her zamankinden daha fazla neşelenirler. O gün, çok daha mutludurlar. Çünkü Yüce Allah’ın emirlerini yerine getirmenin hazzını taşımaktadırlar yüreklerinde… Oysa günümüzde şeytan ve dostları her zamanki gibi boş durmamakta, müminleri yollarından etmek için bu sevinçlerini dahi fırsat olarak değerlendirmektedirler. “Ramazan Eğlencesi” diye başlattıkları çalgılı türkülü geceleri; “Bayram Eğlencesi” diye, süslü reklâmlarla takdim ederek, hayâsız dansözlerin oynadığı, gayri İslami programlarla insanları Allah’ın yolundan saptırmaktadırlar. Bunlar, müminlerin bin bir zorlukla kazandıkları manevi sermayeleri, bir gece de yakıp kül etmek istemektedirler. Allah’ın rızasını kazanmak için binlerce zorluğun üstesinden gelmiş olan Allah’ın kullarını, saptırmak için milyarlar harcamakta; “Bu gün bayramdır, eğlenin eğlenebildiğiniz kadar” diye çığırtkanlık yapmaktadırlar. Doğrudur, bayramlar sevinç günleridir ve eğlenilebilir. Ama sorarım size, hangi akıllı insan, Allah’ın verdiği bağışlar karşısında sevinince, bunu Allah’a isyan ederek, haram kıldıklarını işleyerek kutlar? Oysa Bayram gecesinin adı ‘Mükâfat Gecesi’dir. Bayram sabahı, Allah Celle Celaluhu, melekleri her beldeye dağıtır. Bu melekler yeryüzüne inince sokak başlarında dikilerek, insanlardan ve cinlerden başka her canlının işitebildiği bir sesle: “Ey Muhammed ümmeti! Kerem sahibi olan Rabbinizin huzuruna çıkınız. O, bol bol veriyor ve büyük günahları bağışlıyor” diye seslenirlerken, Allah’ın ibadet ve rızasına koşulacağı yerde, ateşe koşmakta neyin nesidir? Şeytan ve dostlarından yüz çevirmişlerdir Diğer yandan ahiretini düşünen müminler, bayramlarda sadece eğlenmekle yetinmezler. Akraba ziyaretinin yanında, bu mübarek günleri ibadetle, taatle kıymetlendirirler. Çünkü onlar, şeytan ve dostlarından yüz çevirmişlerdir ve insanlığın en akıllısı Hz. Peygamberi (sav) kendilerine rehber edinmişlerdir. Ebu Ümame radıyallahu anhtan rivayetle, Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Kim Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini, sadece Allah’tan sevap almayı umarak ibadet ve taatle geçirirse kalplerin öleceği gün, onun kalbi ölmez.” (İbn Mace) Peki ya ibadetle değil de gaflet ve günahla geçirirse ne olur? Daha bu dünyadayken kaybedenlerden olmaz mı? Onca gayretten sonra kazanılan her şey boşa gitmez mi? Sa’d babası Evs el-Ensari (ra)’den rivayetle Resulullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ramazan Bayramı günü olunca melekler, yollara durup: ‘Ey müslümanlar topluluğu! Cömert olan Rabbinize koşunuz, o iyilik eder ve bol ihsanda bulunur. Siz gece ibadet etmekle emredildiniz, yaptınız, gündüz oruç tutmakla emredildiniz, tuttunuz ve Rabbinize itaat ettiniz, mükâfatınızı alınız!” diye seslenirler. Onlar (bayram) namazı(nı) kılınca bir münadi şöyle seslenir: ‘İyi dinleyiniz! Rabbiniz sizi bağışladı. Evlerinize, doğru yolu bulmuş olarak dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün gökte ‘mükâfat günü’ olarak isimlendirilir.” (Taberani) Affolunduktan sonra İblise uyanlara şaşılır Vehb bin Münebbih buyuruyor ki; “Şeytan her bayram günü öfkesinden inler. Etrafına toplanan yardakçıları (yarenleri) ‘Seni öfkelendiren nedir, efendimiz?’ diye sorarlar. Şeytan da onlara şu cevabı verir: ‘Bu gün Allah, Muhammed (sav) ümmetinin günahlarını affetti. Onları mutlaka nefsi arzulara ve hazlara daldırarak oyalamalısınız.” Müslümanlar bayram, namazının kılınacağı yerlerde toplanınca, Yüce Allah (cc) meleklerine: “Ey meleklerim, işini bitiren işçinin mükâfatı nedir?” diye sorar. Melekler de bu soruyu: “Rabbimiz! Böyle bir işçinin mükâfatı, kendisine ücretinin bol bol verilmesidir.” diye cevaplandırır. Bunun üzerine Allah-u Zülcelâl şöyle buyurur: “Ey meleklerim, şahit olunuz ki, Muhammed ümmetinin ramazan ayındaki oruçlarına ve namazlarına karşılık, kendilerine rızamı ve mağfiretimi bağışladım. Ey kullarım! Dileyin benden ne dilerseniz, bu gün, gerek dininiz ve gerekse dünyanız konusunda benden ne dilerseniz, vereceğim.” Şeytan, askerlerini Peygamber Efendimiz (sav)’in ümmetini bu çok büyük rahmet ve mağfiretten alıkoymak için lezzet ve şehvetlerle meşgul etmeye gönderdiğinden, o gün çok dikkatli olmak gerekir. Çok gezmekten, çok yemekten ve eğlenmekten sakınmak lazımdır. Tekrar dalâlete, isyana ve günaha batarak, Ramazan’da kazandığımız bu devleti elimizden kaçırmayalım. Ya varız, ya yokuz! Affolunmuşluk kadar büyük bir nimetten sonra, İblis’e uyanlara şaşılır. Kıyamet günü işlenecek günah, ne kadar acayip hayret verici ve büyük ise bayram günü işlenen günah da öyledir. Bunun için elimizden geldiği kadar günahlardan kaçınmamız lazımdır. Hazır affolunmuşsun, tekrar şeytan’a uyarak, Ramazandan evvel işlediğimiz, Allah’ın sevmediği, Peygamberlerin iğrendiği, kötü amellere dalmaktan ve isyan çukuruna düşerek helak olmaktan korkmalıyız. Allah bizleri muhafaza olanlardan eylesin. (Âmin)