31 Temmuz 2011 Pazar

Oruç tutmaya hazır mıyız?

Oruç tutmaya hazır mıyız?



Orjinal Boyutunda Açmak İçin ( 800x600 ve 89KB ) Buraya Tıklayın



Recep, Şaban derken aylardır yolunu beklediğimiz aziz misafirimiz Ramazan ayı evlerimize gelmek üzere.

Pazarı pazartesiye bağlayan gece sahura kalkıyoruz. Bu yazımızı sizlerden gelen, oruçla alakalı soruların cevaplarına ayırıyoruz.

Ramazan'a hazır mısınız?

Ramazan'a ne kadar hazırsınız?

Günler ne çabuk geçti değil mi? Recep, Şaban, Regaib, Miraç, Berat derken on bir ayın sultanı Ramazan ufukta görüldü. Rabbimize binlerce hamdüsena olsun, bu sene de Ramazan'a kavuşmak üzereyiz. Bu pazarı pazartesiye bağlayan gece sahura kalkacağız.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.), bir hadislerinde Ramazan orucunu tutan kimselerin geçmiş günahlarının affolunacağını ve cennete özel bir kapıdan alınacağını şu ifadeleriyle müjdeliyor: "Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan, kıyamet gününde (cennete) yalnız oruçlular girer." (Müslim, Sıyâm, 166) İnşallah hepimiz oruçlarımızı sadece midemize değil, dilimize, kulağımıza ve ağzımıza da tutturarak ve bu mübarek günlerde ihtiyaç sahiplerini de unutmayarak bu müjdeye nail oluruz.
Oruç tutmak kimlere farzdır?

Dinimiz, emir ve yasakların yapılmasını istediği kimselerde birtakım şartlar arar. Bu anlamda diğer ibadetlerde olduğu gibi, oruç ibadetinde de belli başlı özelliklere sahip olan kimseler mükellef tutulmuştur. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz: Müslüman olmak, ergen çağında ve akıllı olmak, oruç tutmaya güç yetirmek ve yolcu olmamak.

Namaz kılmayan kimsenin orucu geçerli olur mu?

Namaz kılmamak büyük günahlardan olsa da, orucu bozmadığından veya oruç tutmanın bir şartı olmadığından namaz kılmayanın tuttuğu oruç elbette geçerlidir.

Başı açık bayan oruç tutabilir mi?

Dinimizde ibadetlerin yapılış şartları bellidir. Oruç tutmak için başın kapalı olması gibi bir şart yoktur. Başı açık bir bayan elbette oruç tutabilir, her türlü ibadetini yapabilir. Bu ibadetlerin sevabını da alır. Baş açmanın günahı ayrıdır. Bir ibadeti yerine getirmemenin günahı, başka bir ibadetin sevabını kazanmaya engel olmaz. Ancak namaz esnasında başın örtülmesi mutlaka gereklidir.

Kadınlar özel günlerinde oruç tutabilir mi?

Hayız ve nifas halinde olan hanımlar, bazı ibadetlerden muaf tutulmuştur. Böyle bir durumdaki hanım oruç tutmaz, namaz kılmaz. Tutamadığı gün sayısınca başka zaman orucunu kaza eder.

Oruç tutmaya engel olan hastalıklar nelerdir?

Oruç tutmaya mani olan hastalıkları şöyle özetleyebiliriz:

1. Tedavisi mümkün olmayan birtakım ağır hastalıkların yanı sıra meşakkatli tedavi gerektiren kanser gibi ya da geçirilen ameliyatın ardından ilaç kullanmayı ve iyi beslenmeyi gerektiren hastalıklar.

2. Devamlı ilaç kullanması gereken, mesela kalp, böbrek, karaciğer hastaları ile diyabet hastaları.

3. Şiddetli ağrılı hastalıkları sebebiyle ilaç kullanması lazım gelen kimseler; örneğin ülseri ya da diğer sancılı hastalıkları olan şahıslar.

4. Mevcut bir hastalığının oruç sebebiyle ağırlaşabileceğinden ya da sıhhatinin bozulabileceğinden endişe edilen hastalar. Misal tüberküloz ve diğer ateşli hastalıklar.
Yukarıdaki dört grubun son ikisine girenler, hastalıkları iyileşince doktora danışarak oruç tutabilirler. İlk iki gruptakiler hayatları boyunca oruç tutamayabilirler ve bu durumdan dolayı fidye vermeleri gerekir.

Yaşlılık sebebiyle oruç tutamayanlar ne yaparlar?

Dinimiz, oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimselere ruhsat tanımış, tutamadıkları her gün için bir fakir doyurmak (fidye) suretiyle onları bu ibadetten muaf tutmuştur.

Denize girmek orucu bozar mı?

Denize, göle veya nehre girmek orucu bozmaz. Fakat buralarda istemeden de olsa ağız ve burundan su girerse yani su yutulursa oruç bozulur. Sonradan bu orucun kazası gerekir. Bu durumda oruçluyken eğer bir zaruret yoksa bu tür fiillerden uzak kalmak gerekir.

Oruç tutmayıp yerine fidye versek olmaz mı?

Ramazan ayına giren akıl-bâliğ mümin bir kimseye oruç tutmak farzdır. Ancak Ramazan'da oruç tutmasına mani olacak hastalığı veya seferi olması gibi bir mazereti olanlar, tutamadığı gün sayısınca, daha sonra bu oruçlarını kaza edecektir. Ancak oruç tutmaya hiçbir şekilde güç yetiremeyecekse, o zaman tutamadığı her bir gün için fidye verir.

Öyleyse, oruç için edaya veya kazaya güç yetirebilen bir kimse fidye vererek oruç borcundan kurtulamaz.
Fidye vermesi caiz olanlar, şimdi veya daha sonra oruç tutmaya imkânı olmayan kimselerdir. Bunlar çok yaşlılar ile artık iyileşme imkânı kalmayan hastalardır. Yoksa hamilelik, çocuk emzirme, geçici hastalık, yolculuk gibi durumlar oruç tutmamak için birer özürse de, fidye vermek için özür değildir. Bu kişiler ilk fırsatta oruçlarını kaza etmekle yükümlüdür.

Son söz; orucu tutmamak için mazeret üretmek yerine, onu tutmak için vesileler arayalım. Bütün okurlarımıza hayırlı Ramazanlar diliyoruz.

RAMAZAN'I BUGÜN'DEN TAKİP EDİN

Bu sene de sizin için beğeneceğinizi umduğumuz dolu dolu bir Ramazan sayfası hazırladık. Sayfamıza her gün bir sahabi efendimizi konuk edecek, onların örnek hayatlarından kesitler sunacağız. Bununla birlikte sayfamızı renklendirecek olan "bir dua", "altın öğütler", "hadis bahçesi" ve "bir nükte" köşelerimiz eminiz size farklı bir
Ramazan yaşatacak.

Evet, Ramazan'a sayılı günler kaldı. İçimiz kıpır kıpır, dört gözle misafirimizi bekliyoruz. Artık bundan sonra bir ay boyunca, bütün hüzün ve sevinçlerimiz içinde cennet kokulu bir güzellik var. Seni seviyoruz ey Ramazan! Bu yıl da hoş geldin evimize, sokağımıza, şehrimize, ülkemize ve dünyamıza.

TEFEKKÜR ATLASI

Bakmakla görmek, görmekle anlamak aynı şey değil

Her bakanın görmesi gerekmediği gibi, her görenin gördüğünü mutlaka anlaması gerekmiyor. Bu durum, insanlarla diğer canlılar arasında geçerli olduğu gibi, insanların kendi aralarında da geçerlidir. Bizim gördüğümüz her şeyi, beş duyu sahibi bütün canlılar görebiliyorlar. Fakat bizim anladıklarımızı anlamıyorlar, ne olduklarını bilemiyorlar.

BAŞ GÖZÜ MÜ, KALP GÖZÜ MÜ?

Aynı şekilde insanlar, çoğu zaman aynı şeyleri görüyorlar ama gördüklerine aynı manaları yükleyemiyorlar. Keza görmenin de çeşitleri ve buutları var. Basar maddeyi, basiret manayı ve hakikati görüyor. Baş gözü eşyayı, kalp gözü hakikati görüyor. Her ikisiyle bakabilenler, eşyayı ve hakikati beraber görüyorlar.

BİR DUA

Ramazan'dan istifade etmemizi nasip eyle

Allah'ım! Peygamber Efendimiz, Ramazan'la alakalı, "Bu ayda Allah sizi kuşatıp rahmetini indirir. Günahları bağışlayıp, duaları kabul eder" buyuruyor. N'olursun Ya Rabbi Ramazan vesilesiyle bize rahmetinle muamele edip günahlarımızı affeyle. Bu bereketli zaman dilimini dolu dolu yaşayıp ondan hakkıyla istifade etmeyi hepimize nasip eyle.

BİR TAVSİYE

Ramazan'da sadece mideniz oruç tutmasın

Önümüzdeki pazartesi günü oruçlu olacağız. Şükürler olsun bu sene de Ramazan'a kavuşmak üzereyiz. Bu vesileyle küçük bir hatırlatmada bulunalım. Ramazan'da orucu sadece midemize tutturmayalım. Gözümüze, dilimize, ayaklarımıza da tutturalım. Gözümüz harama bakmasın, dilimiz haram söylemesin, ayaklarımız harama gitmesin.

ÖRNEK HAYATLAR

Ramazan'da şeytanlar nasıl zincire vuruluyor?

Peygamber Efendimiz (s.a.s), "Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır. Ramazan'da şeytanlar zincire vurulur" buyuruyor. (Buhari, Savm, 5) Peki şeytanlar zincire vuruluyorsa, bazı insanlar Ramazan'da niçin ve nasıl günaha girebiliyor, şeytanın yolundan gidebiliyor?

ZİNCİR MESAFESİNE GİRME!

Cevabını bir mana büyüğü kendine has sempatik anlatımıyla şöyle izah ediyor: "Bizim köyde köpekler vardır. Evin önündeki bahçeye geceleri salarız ki, hırsız-uğursuz girdiğinde kovalasın diye... Gündüzleri de belli bir ip uzunluğu bırakıp bir kazığa bağlarız.

Şimdi sen bahçeye gelsen, eve doğru yürüsen sana asla ulaşamaz. En fazla havlar durur. Ama gidip onun yanına yanaşsan ne yapar! Tabii ki ısırır. Yani o insanlar, şeytanın "zincir mesafesine" giriyor. Sen zincir mesafesini korumaz, köpeğin burnunun dibine kadar sokulursan; şeytan da Ramazan falan dinlemez seni ısırır!"

Allah rızası için bir gün oruç tutan kimseyi Allahu Teala, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar. (Müslim, sıyâm 167-168)

Oruç tutmaya hazır mıyız?