5 Mayıs 2008 Pazartesi

Din Edepden İbarettir

http://sabrikontek.azbuz.com http://sabrikontek.blogcu.com http://sabri28kontek.sitemynet.com:: Dinimiz, tamamen edepten ibarettir. Allah-u Zülcelal'in ve O'nun Resulünün hoşuna giden herşey edeptir. Bu edep ise kemalattır. İnsan ne kadar edepli olursa, o oranda da said ve mutlu olur. Hukema (Allah'ın katından hikmet verdiği alimler) edebi, ebedî saadet olarak yorumlamışlardır. Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Rabbim beni edeplendirdi, ne de güzel edeplendirdi." (Keşfü’l-Hafa,I/70)

Bundan da anlaşıldığı üzere, mürid edep ile kemalat elde eder. Şeyh İsmail Rusûhî şöyle buyurmuştur: "Cennetin anahtarı; ‘la ilahe illallah’tır. O anahtarın kılıfı da edeptir."

Şeyh İsmail Bursevî kuddise sırruh şöyle buyurmuştur: "Ashab-ı kiram, Hz. Peygamber hakkında nasıl muamelede bulunmuşlarsa; mürid bunların aynısını mürşidi hakkında tatbik etmelidir. Kamil edep, insana kemâlatı celbeder. Mürid, mürşidine ne kadar edepli bir şekilde yakin olursa, mürşidi de o ölçüde kendisine yakin olur."

Şeyh Ebu’1-Osman el-Mağribi kuddise sırruh şöyle buyurmuştur: “Edep, büyüğe hürmet etmek, küçüğe merhamet etmek, aynı seviye de olana güzel söz söylemek ve nezaket göstermektir. Arkadaşın senden büyük ise veya mürşidin ise göstereceğin edep, hürmet ve hizmetten ibaret olmalıdır. Dostun emsalin ise edebin, fedakarlık ve vefadan ibaret olmalıdır. Eğer arkadaşın senden küçük ise göstereceğin edep, ona şefkat ve merhamet etmek olmalıdır. Cahile karşı gösterilmesi gereken edep, siyaseti yani Allah-u Zulcelal'in hükmünü icra etmektir. Kulu Hakk'a kavuşturmak için cahile karşı siyaset edebi ile davranmak gerekmektedir. Dostun akıllı ise ona karşı edebin, hukukuna riayet etmek ve zekasını değerlendirmek olmalıdır. Dostun zengin ise, göstereceğin edep, ondan gelebilecek menfaatten uzak durmak olmalıdır. Dostun fakir ise edebin cömertlikle muamele olmalıdır. Fasık bir insana karşı edep, nasihattir. Sofi ise ona teslim olmaktan ibarettir. Mürid için mürşidine tabi olanlara karşı edepli olmak hidayetin ilk kapısıdır.”

1-Kalpler, kaplar gibidir. İçinde dünya sevgisi, hırs, hased, kibir, gurur, gösteriş, hasılı kalbi hastalıklar, riyazet ve zikirle silindigi zaman, temiz bir kap gibi parlar.

2- Allah-u Zülcelal'in salih kullarının kalpleri, zikirle parlamış olduğu, Allah-u Zülcelal o kalplere lütuf ve rahmetiyle tecelli ettiği ve nurları o kalplere aksettiğinden dolayı Allah'a sevdirilmiştir.

3-Güneş şeffaf bir kaba mesela bir cam sürahiye aksettiği zaman, o sürahi görülmeyip, ancak sürahiye akseden güneşin ziyası, ışığı görüldüğü gibi, Allah-u Zülcelal'in salih kullarının kalplerine tecelli ettiği zaman da nuru görülür. Nurun aksetmesi nisbetinde o kalp saflaşır.

4- Tertemiz ayna misalinde olan kalp, saflaştığı nisbette, şeriati tatbik etmek hususunda o derece sertleşmiş olur ki, balyoz-la vurulsa şeriatten taviz vermez. Bundan dolayı, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, o sevdirilmiş kalpleri: "En safisi, en serti ve en yumuşağıdır." diyerek iki zıt vasıfla ifade etmiştir.

5-Bu sevdirilmiş olan kalpler, sertliği ve şeffaflığı nisbetinde, zâhirî ve bâtınî olan alemin kendinde suretlenmesi münasebetiyle, eşyanın özünü bilmeye elverişlidir.

Çünkü bu kalpler şeffaf olduklarıdan dolayı, Allah-u Zülcelal'in nazargahı olmuşlardır. Bunun için böyle kalplere kalbi bağlamak, yönelmek haktır. Şüphesiz mürşid-i kamilin kalbi, günahlardan temizlendiği için saflaşmıştır. Dini tatbik ettiği için sertleşmiştir. Hakk'tan feyz aldığı için ihvanına şefkat etmekle yumuşamıştır. Ancak, mürşid-i kamil nurlarını göstermeye muktedir değildir. Kalbini o şeffaf aynalara karşı, tutanlara da lütfetmesi, teslim, ihlas ve muhabbeti nisbetinde faydalandırması, Allah-u Zülcelal'in adetlerindendir. Bu faydalanma yolunu mürşid-i kamil yalnız gösterebilir müridine öğretebilir.

İşte böyle bir zatın kalbininin lütfunun dalgalarından faydalanmak için müridin büyük bir edep içerisinde teslim olması, ihlas ve muhabbetle mürşidine sarılması, en birinci görevi olmalıdır.

Allah-u Zülcelal hepimize, bir mürşid-i kamil bulup, ona layıkı ile bağlanmayı ve hizmetinde bulunmayı nasip eylesin.