21 Mayıs 2015 Perşembe

Ayağımıza Serilen Servet: Toprak

Allah'ın istifademize sunduğu nimetlerin çoğu üzerinde pek düşünmüyoruz. Bilhassa ayağımızın altına serilen toprak, kıymetini en az takdir ettiğimiz nimetlerden biridir. Çünkü toprağın çok basit, sıradan bir madde yığını olduğunu düşünüyoruz. Dünyamızda bolca toprak bulunduğu için kıymetini fark edemiyoruz. Halbuki toprak, dünya dışındaki gezegenlerde bol bulunan bir madde değildir. Dünyamızı saran toprak tabakasının özellikleri, yeryüzünde hayatın var olabilmesi için verilmiş büyük bir nimet ve adeta Allah'ın bir mucizesidir. Toprak, canlıların hayatını sağlayan ekosistemin temelidir. Çünkü toprak, ya canlıları doğrudan besleyen veya canlıların beslendiği bitki ve organizmaların yetiştiği kaynaktır. Toprak, yer kabuğunu oluşturan kayaların yüzyıllar boyunca ufalanması, su ve hava hareketlerinin etkisiyle çözünüp taşınmasıyla ortaya çıkmıştır. Toprak bir karışımdır. Toprağın katı kısmını; çakıl, kum, kil, mil ve tuzlar oluşturur. Bu katı maddelerin arasında kalan boşluklara da su ve hava yerleşir. Toprağın tanecikli ve aralarında hava ve boşlukları bulunduran bir yapıda olması, canlıların hayatı için çok önemlidir. Çünkü yeryüzündeki hayat, yeşil yapraklı bitkilerin sağladığı enerji sayesinde ortaya çıkmaktadır. Dünyada doğrudan insanların gıdasını oluşturan üç bin bitki türünün tarımı yapılmaktadır. Dünya nüfusunun gıda ihtiyaçlarının yüzde doksanı tahıl, bakliyat, sebze, meyve gibi bitki kaynaklarından sağlanmaktadır. Et, süt, yumurta, yağ gibi hayvani besin maddelerinin elde edilebilmesi için ise yem bitkilerine ihtiyaç vardır. Bu sebeple insanların gıda ihtiyaçlarının başlıca kaynağı topraktır. Renk Renk Topraklar Bitkilerin toprakta beslenebilmesi için ise suyun toprakta yayılıp, bitki için gerekli mineralleri çözerek bitki köklerine taşıyabilmesi çok önemlidir. Bunun için toprak alüvyonlardan yana zengin olması gerekir. Alüvyonlu topraklar, ufalanan kayaların eğimli sahalardan akarsu, rüzgâr gibi kuvvetlerin etkisiyle taşınıp, eğimin azaldığı yerlerde birikmesiyle oluşur. Mineral bakımından zengin bu topraklar, geniş tabanlı vadilerde, deltalarda ve ova tabanlarında yaygın olarak bulunurlar. Bu ovalar insanoğlunun beslenmesi için Allah'ın ihsan ettiği hazineler yerindedir. Ziraata elverişli olan bu ovalar asla inşaat için heba edilmemelidir. Topraklar suyu tutma bakımından birkaç türe ayrılır. Kumlu topraklar suyu hemen alt tabakaya geçirir. Killi topraklar sıkışıktır, suyu yüzeyde tutar. Kumlu, killi, kireçli ve humuslu toprakları renklerinden ayırt edebiliriz. Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede toprağın bizim ihtiyaçlarımıza uygun olarak renk renk oluşuna dikkat çekiyor: “Allah'ın gökten su indirdiğini görmüyor musun? O su aracılığı ile türlü türlü renkte meyveler yetiştirdik. Dağlarda beyaz, kırmızı, koyu siyah değişik renklerde yollar, patikalar açtık.” (Fatır, 27) Toprağın verimliliğini sağlayan ve humusça zengin olan toprağın 10 cm'lik üst tabakasıdır. Kum ve kilin dengede olduğu, tanecikli yapıda ve bol humus içeren topraklar tarıma en elverişli topraklardır. Kökler, mantarlar ve bakteriler, toprağı ekmek ufağı gibi küçücük parçalardan oluşan topaklara dönüştürürler. Toprak topaklardan oluşması, topraktaki organik maddeyi korur, toprak organizmaları için yaşam alanı sağlar, su ve hava için kanallar oluşturur. Toprak canlılar için bir malzeme deposu gibidir. Canlıların atıkları toprakta çürütülüp, minerallere ayrılarak yeniden bitkiler için gıda haline getirilir. Toprağın içinde önemli miktarda canlı ve canlı artıkları da bulunur. Humus, çürümüş bitki kökleri ve canlı atıklarından meydana gelen organik kalıntıdır. Humsun topraktaki oranı yükseldikçe toprak bereketli ve tarıma elverişli hale gelir. Toprağın Bağrındaki Hazineler İnsanoğlunun gıda dışında da birçok ihtiyacı vardır. Barınaklar, eşyalar, araç gereçler gibi… Allah-u Zülcelal insanoğlunun ihtiyaç duyacağı her türlü maddeyi toprağın bağrında hazırlamıştır. Mesela madenler toprağın içinde "maden damarları" ve " maden yatakları" olarak bulunmayıp tamamen ufalanmış ve dağılmış olarak bulunsaydı onu elde etmemiz çok güç olurdu. Allah-u Zülcelal maden damar ve yatakları, toprağın içinde filizler ve damarlar halinde yaratarak bize büyük bir lütufta bulunmuştur. Toprağın derinliklerinden sadece madenler çıkmaz; inşaatlar için kullandığımız kum ve kil gibi maddeler de yine kum ocakları halinde çıkarılıp işlenmesi kolay bir şekilde bulunur. Ayrıca kimyevi maddelerin terkibinde kullanılan bor minerali gibi birçok zenginli kaynağımız da yine toprakta gizlenmiştir. Elbette yerkabuğundan çıkardığımız maddeler içinde petrol, kömür, doğalgaz gibi enerji kaynakları da önemli birer hazinedir. Fosil yakıtlar dediğimiz bu enerji kaynakları, hayvan ve bitki atıklarının yer katmanları arasında sıkışmasıyla milyonlarca yıllık bir sürede yaratılmıştır. Bunlar deniz veya karaların altındaki boşluklarda, maden yatakları gibi kaynaklar halinde bulunur. Allah-u Zülcelâl yeryüzü halkı çoğaldıkça artan enerji ihtiyacı için yerin katmanları arasında bu fosil yakıtları milyonlarca yıl önce hazırlamıştır. Bugün bu enerjiler olmadan hayatımızı sürdürmemiz imkânsız hale gelmiştir. Elbette Allah'ın emrimize musahhar kıldığı bu nimetleri sorumlulukla kullanmamız, israf etmememiz gerekir. Çünkü bu nimetleri israf ettikçe kaynaklar hızla tükenmekte ve çevre kirliliği meydana gelmektedir. Allah'ın verdiği bu nimetler bize emanettir. Onlarda gelecek nesillerin de hakkı vardır.